6 Aralık 2013 Cuma


mars2

Mars One Projesi
Mars One, Mars’ta kalıcı bir insan kolonisi kurmak için; Hollanda’lı girişimci, Bas Lansdorp liderliğinde geliştirilmekte olan bir projedir. 2012 Haziran ayında duyurulan plan birkaç aşamalıdır. 2016 yılına kadar, bir iletişim uydusu ile keşif aracı ve daha sonra 2023 yılında kalıcı yerleşim için 4 astronot göndermek bu planın içindedir. Daha sonra da her 2 yılda bir, 4 kişiden oluşacak ekipleri Mars’a göndermeyi planlıyorlar. Proje Nobel ödüllü fizikçi Gerard’t Hooft tarafından kabul edilip desteklenmektedir. Mars-One, 2012 Ekim ayı başlarında kâr amacı gütmeyen bir vakıf olarak kurulmuştur.
Mars One projesi, ilk bakışta bir masal veya hayal gücünü zorlayan bir senaryo hatta ütopik gelebilecek bir fikir zannedilebilir. Bu fikri gerçekleştirmenin insanoğlunun kaçınılmaz bir mecburiyeti olduğuna inanan Hollanda’lı bilim insanları; nasıl bir adım atmaları gerektiğini düşünüp, ortaya hem insanları ikna edecek, hem hayatlarını bu işe adayacak gönüllü adaylar bulabilecekleri bir proje başlattılar.
mars1
Mars One Projesinin Yol Haritası
Mars veya Merih, Güneş Sistemi’nin Güneş’ten itibaren dördüncü gezegeni, Roma mitolojisindeki savaş tanrısı Mars’a ithâfen adlandırılmıştır. Yüzeyindeki yaygın Demir-Oksitten dolayı kızılımsı bir görünüme sahip olduğu için Kızıl Gezegen de denir. Yarıçapı 3.396 km, yer çekimi 3,711 m/s², yüzey alanı 144.798.500 km², Güneşe uzaklığı: 227.900.000 km, gün uzunluğu 24 saat 40 dakikadır. Phobos ve Deimos isimli 2 uyduya sahiptir.
İnsanlığın bir başka gezegende kolonileşmesi, yerleşmesi fikrine odaklı Mars One projesine, daha sonra katkıda bulunmak, pay sahibi olmak ve bu fırsatı kaçırmamak için birçok kişi, kuruluş hatta ülkeler destek olmaya başladılar. Tüm ciddi ve kurumsal destek ve büyük bağışlar projenin inanılır olma, geliştirilebilme, hedeflerini büyütme yolunda çok hızlanmasını sağladı. Kâr amacı gütmediklerini açıklayan, Mars One projesi sahibi Bas Lansdorp ve The Interplanetary Media Group, Mars’a geri dönmemek üzere ilk aşamada 2 erkek ve 2 kadından oluşacak ekibi seçecekler. Bundan sonraki hayatları boyunca tıpkı “Biri Bizi Gözetliyor” yarışması formatında, sürekli her anları kameralarla takip edilecek ve tüm dünyaca izlenebilecek.
Mars One, bu proje ile Mars’ta ilk insan yerleşkesini kurmayı planlıyor. Plana göre, dört astronottan oluşan ilk mürettebat Dünya’dan ayrılıp yedi aylık yolculuk sonunda, 2023 yılında Mars’a inecek. Her iki yılda bir bu yerleşkeye katılacak astronotlarla 2033 yılında Mars üzerinde yaşayan ve çalışan yirmi kişi olacağı düşüncesindeler. Astronot seçim süreci 22 Nisan 2013 tarihinde başladı. Nisan 2013 itibariyle yol haritası şöyle:
  • 2013: Yerleşkenin bir kopyası eğitim amaçlı olarak inşa edilecek.
  • 2014: İlk iletişim uydusu üretilecek.
  • 2015: Astronot seçim süreci tamamlanacak. (Dörder kişiden oluşan altı takım)
  • 2016: 5 mt çapında, 2.5 ton gıda malzemesi taşıma kapasiteli, SpaceX-Dragon modülü Ocak ayında hazırlanmaya başlanacak. İstenen süre içinde hazır olmazsa son çare ya bir 3.8 mt çaplı SpaceX-Dragon modülü kullanılacak ya da iki yıl ertelenecek.
  • 2018: Keşif aracı yerleşke yerini tespit için Mars yüzeyinde çalışmaya başlayacak.
  • 2021: Dragon kapsülüyle; bir keşif aracını, iki yaşam ünitesi, iki yaşam destek ünitesi ve iki destek ünitesi olmak üzere altı adet ek üniteyle birlikte fırlatılacak.
  • 2022: Dört kişiden oluşan ilk yerleşimci grup, “SpaceX Falcon Heavy” roketi ile yola çıkacak.
  • 2023: İlk yerleşimciler geliştirilmiş Dragon kapsülü ile Mars’a inecek.
  • 2025: Dört kişiden oluşan ikinci yerleşimci grup gelecek.
  • 2033: Koloni 20 yerleşimciye ulaşacak.
Mars One; uzmanlar ve uzman kuruluşlarla fikir alışverişleri ve fizibilite araştırmaları yaparak, bu fikrin, mali, psikolojik ve etik yönlerini tartıştılar. Başlangıç planlarının 2011 yılına dayandığı belirtiliyor.
Siz de eğer bu olağandışı maceraya katılmak veya en azından Mars’ta yaşamayı seçmiş olanlar arasında seçim yapmak istiyorsanız, Mars One internet sitesinden başvurabilir veya oylamaya katılabilirsiniz. Birçok Türk de başvurmuş durumda!
Yaşar ÖZER

5 Aralık 2013 Perşembe

Şu sıralar dünya gündeminde önemli bir yere sahip olan Çin neredeyse bütün özellikleri ile insanın ilgisini çekiyor. Getirdiği kısıtlamalar, yaşam biçimi, batı ile olan rekabeti ve özellikle de “çakma” ürünlerinde artan kalite onları ciddi anlamda dünya sahnesinde başrole kadar getirdi sayılır. Hal böyle olunca oyunlarda da kendisine yer bulması uzun sürmedi.

Polisiye filmlerinin en çok sevilen türlerinden bir tanesi gizli polis ya da Amerikalılar’ın dediği gibi “undercover” türüdür. Misal Johny Depp ve Al Pacino’nun oynadığı Donnie Brasco veya Martin Scorsese’nin çekip Matt Demon ve Leonardo DiCaprio’nun oynadığı “The Departed” favorilerim arasındadır. 

Bu iki film bizlere gizli ajan olarak çalışan ve kendilerininkinden tamamen zıt bir dünyaya ayak uydurmaya çalışan insanların yaşadıkları iç bunalımı, karakterlerindeki değişimi ve bozulmayı, kendilerine yabancılaşmayı ve en sonunda uçurumun ucunda son karar aşamasında ne yaptıklarını gösterir. Tıpkı Sleeping Dogs gibi.


United Front Games tarafından geliştirilen ve Square Enix’in dağıtımcılığını yaptığı Sleeping Dogs da temelinde aynı konuyu barındırıyor. Yetenekli bir polis memuru olan Wei Shen’in Çin mafyasına sızıp bu kötü tohumu içeriden bitirmeye çalışmasına yardımcı oluyoruz Sleeping Dogs’da. Elbette bu iş iki cümleye sığdıracak kadar kolay olmuyor. O yüzden dilerseniz incelemize geçelim artık.

Büyük Çin’de küçük polis
Hikayeyi az önce de anlattım. Fazla derine inmeden biraz daha açıklamak gerekirse, Shen kız kardeşinin de eskiden takıldığı Çin’deki mafyanın içine sızarak hem büyük patronu ele geçirmeye bir yandan da rakip çetenin işini bitirmeye çalışıyor. Fakat klasik bir gizli görev olarak başlayan bu süreç zamanla farklı ve beklenmedik (en azından Shen için) sonuçlar doğuruyor.

Açık dünya aksiyon oyunu olarak kategorize edilen Sleeping Dogs bu tanıma %100 uyan bir yapıya sahip. Her yerinden aksiyon fışkıran ve geniş bir serbestlik tanıyan oyun bu yönü ile GTA’nın bir kopyası gibi. Lakin yanlış anlaşılmasın, “kopya”dan kastım çalmak veya araklamak değil. Sleeping Dogs her ne kadar genel oyun mekaniği açısından GTA’ya benzese de diğer yönleriyle ondan farklı kılıyor kendisini. Dolayısı ile duruma "yoğun bir esinlenme" olarak bakabiliriz.

Açıkçası genel bir açıklama yapacak olursak Sleeping Dogs'un atmosfer ve tasarım olarak GTA’ya,  oyun mekaniği ve akrobasi açısından Assassin’s Creed’e, dövüş sistemi açısından da Rocksteady’nin Batman oyununa benzediğini söyleyebiliriz. 

Fakat bu benzerlikler sizde Darksiders’ın maruz kaldığı “çakma” etkisini oluşturacağı düşüncesini oluşturmasın, nitekim Sleeping Dogs’u oynarken bu üç oyun aklınıza gelse de, o üç oyun kolay kolay “aklınıza gelmiyor” bilmem anlatabildim mi?
Koş Wei Shen, koş!
Tıpkı başlıktaki gibi oyuna Wei Shen’i koşturarak başlıyoruz. Bu sırada oyun bizlere bazı temel mekanikleri gösterip  bunlara alışmamızı sağlıyor. Bir polis ve bir de Çinli olması Shen’den beklenen Jackie Chen kıvraklığını bizlere sunuyor. Nitkeim Shen oyun boyunca, atlıyor, zıplıyor, tırmanıyor, vs.

Elbette oyun her şeyi sırası ile anlattığı için bazı özellikler ilk başta saçma gelebiliyor. Misal “Space” tuşu ile sprint atarken yine bu tuş ile nesnelerin üzerinden zıplayarak koşunuza kesintisiz devam ediyorsunuz. Lakin sprint atarken önünüzdeki bir nesnenin üzerinden atlamak için doğru zamanda tekrardan “Space” tuşuna basmanız gerekiyor. İşte bana ilk başta burası saçma gelmişti lakin kısa bir süre sonra onunda mantığı olduğunu gördüm.

Sleeping Dogs’da her ne kadar GTA ve AC esintileri bulunsa da onlarda olmayan Batman benzeri bir karakter geliştirme seçeneği bulunuyor. Farklı kategorilere ayrılan bu bölümde Cop, Triad, Melee, Face Advantages ve Health bölümleri mevcut. Bunlar size farklı yönlerde geliştirmeler sağlarken o geliştirmeler de oyunun farklı mekaniklerine etki ediyor.

Fakat bu beş alan tek bir tecrübe puanından beslenmiyor. Cop’daki geliştirmeleri açmak için farklı alanlarda başarılı olmalı, Triad’daki geliştirmeleri açmak için farklı alanlarda başarılı olmalısınız. 

İşte o “space tuşu paradoksu” da burada devreye giriyor. Zaten Space’e basılı tutup koşarken bir de zıplamak için ekstradan space’e basmamızın sebebi “Cop” için alacağınız tecrübe puanını belirlemek. Eğer doğru zamanda space tuşuna basıp başarılı bir şekilde engel üzerinden atlayabilirseniz o zaman Cop XP’niz de artıyor, başarısızı olursanız o zaman Cop XP’niz düşüyor.

Triad’da da benzer durum “çete işleri” yaparken mevcut. Bunu genel olarak dövüşlerde görüyorsunuz ki o bölüm de zaten çoğunlukla dövüş üzerine eğilmiş. Yaptığınız kavgalarda rakiplerinizi kombolarla, karşı saldırılarla veya bitirici vuruşlarla yendikçe Triad XP’niz artıyor ve siz de bu alanda Shen’i geliştirebiliyorsunuz.

Bunun yanında oyunda bir de “Face” sistemi var ki o da genel anlamıyla reputation mantığına giriyor. Face sistemi pek çok şeye etki ediyor. Ara yüzde haritanın solunda kırmızı çubuk ile sağlığınız bulunurken sağında ise sarı çubuk ile Face Meter’ınız bulunuyor. Dövüşlerden görevlere veya kıyafet alımına kadar pek çok noktaya etki eden Face özelliği haritanızdaki sarı renkte bulunan görevleri yaptıkça artıyor. Bu görevler yaşlı teyzenin üç aylığını bankadan çekmekten, dükkanını serseriler saran kasap Cheng amcayı kurtarmaya kadar değişebiliyor. Lakin genel olarak tema aynı; halka yardım et sevgisini ve saygısını topla.

Bunun yanında karakterinize yeni ciciler alırken de Face’in etkisini görebiliyorsunuz. Özellikle takılar alanında bazı mücevherler Face puanınıza veya seviyenize göre size sunuluyor.

Face sisteminin dövüş üzerindeki etkisi de yadsınamaz cinsten. Siz rakiplerinize tekme tokat daldıkça Face meter da yavaş yavaş dolmaya başlıyor, özellikle bitirici vuruşlar yaptığınız zaman coşuyor. Çubuk dolduğunuzda ise iki etki ortaya çıkıyor, birincisi sağlığınız yavaş yavaş yükselmeye başlıyor, ikincisi, düşmanlarınızın sizden gözü korkuyor, dolayısı ile hemen üstünüze atlamıyorlar, hatta bazısı kaçmaya çalışıyor ya da teslim oluyor.


Vur Shen, vur!
Deminden beri “bitirici vuruşlar” dediğimiz noktayı da açıklığa kavuşturmak için biraz da dövüş mekaniğinden bahsedelim dilerseniz.

Sleeping Dogs’un, özellikle üçüncü şahıs aksiyon oyunlarında artık moda olan "basit dövüş mekanikleri ile aksiyon dolu sahneler" temalı bir dövüş sistemi mevcut. Bunun en iyi örneğini Rocksteady’nin Batman oyunlarında görmüştük. İşte burada da oldukça benzer bir yapı var. Dövüş sisteminde sadece iki tuş kullanıyorsunuz; farenizin sol tuşu ve sağ tuşu. Sol tuş saldırı yapmanızı sağlarken sağ tuş ise karşı saldırı geliştirmenize imkan sağlıyor. Karşı saldırı yapacağınız zaman, size düşmanın çevresini kırmızı ile kaplayarak belirtiliyor. Bu anda Shen diğer bir rakibi ile uğraşırken gelen saldırıyı da oldukça güzel şekilde engelleyebiliyor. Saldırı tuşunda ise kombolar ile rakiplerinizi alaşağı edebiliyorsunuz.

Dövüşlerde kullandığımız bir diğer tuş ise “F” tuşu. Bu tuş rakibinizi tutmaya veya -yerdeyse- kaldırmaya ya da yere düşen rakibin işini hazır yerdeyken bitirmenize yarıyor. Bunu yanında tuttuğunuz rakibi Space tuşu ile etraftaki sert bir nesneye doğru sürükleyebiliyorsunuz. Rakibinizi tuttuğunuzda genellikle etraftaki bazı nesnelerin çevresini kırmızı bir çizgi kaplıyor bu sırada rakibinizi o nesnelerden birinse Space’e basılı tutup sürükler veya yanına getirip F tuşuna basarsanız o zaman “Enviromental Kill” yapmış oluyorsunuz ve bu da sizin Triad XP’inizi ekstradan arttırmış oluyor.

Her ne kadar dövüş sistemi Batman’e benzese de aralarında farklar olduğu da şüphesiz. Özellikle Env. Kill kısmı oldukça zevkli ve basit yapılmış. Sürekli aynı şeyleri yapıyor olsanız da bir sonraki savaşta da yine sıkılmadan yapıyorsunuz. öte yandan dövüşlerdeki karakter animasyonları da oldukça göze hitap eder şekilde hazırlanmış.

Bunu yanında polislerle başınız derde girdiğinde sizi yakalamaya çalışan polisleri, “quick time event” mantığı ile space tuşuna basarak, kendi kelepçelerini üzerlerinde kullanabiliyorsunuz. Bu da oldukça hoş bir detay.

Gez Shen, gez!

Sleeping Dogs’un açık bir dünya oyunu olduğunu söyledik, açık dünya oyunu demek de elbette serbestlik anlamına geliyor. Her ne kadar oyun “tutorial” ayağına sizi ilk 20-30 dakika kendisine bağlasa da evinize kavuştuğunuz anda siz oyunun değil, oyun sizin oluyor. Hızdan çok görüntüye önem veren bir motosiklet ile başlıyor ve sokaktan dilediğiniz aracı “ödünç alarak” yolunuza devam edebiliyorsunuz.

Koca şehirde sadece dolaşmıyorsunuz. Her şeyden önce demin bahsettiğim Face görevlerini yapabilirsiniz. Bunun yanında yemek yiyebilir, yeni kıyafet alabilir hatta masaj yaptırabilirsiniz. 

Bütün bunların üzerinizde değişik etkileri oluyor. Örneğin enerji içeceği sizin vuruş gücünüzü arttırırken, Çin çayı sağlığınızı artıyor ya da bazı kıyafetler size dövüşlerde benzer avantajlar kazandırıyor. Bu avantajlar kalıcı olmasa da epey bir süre sizinle birlikte oluyor. Üstelik bunların kalıcılık süresini upgrade kısmından da yükseltebiliyorsunuz ancak kendi hallerinde bile sizi epey idare edebiliyorlar. Misal etrafta size sunulan enerji içeceği, upgrade kısmında bunlara hiç yatırım yapmamış bile olsanız, yaklaşık bir 20 dakika geçerliliğini koruyor. 

Bunların yanında oyunun saf halinde toplanabilir eşyalar mevcut. Bunlardan bazıları health shrine’ler gibi sizin canınızı tamamlarken bazıları da size yeni eşyalar ve para veriyor. 

Etraftan bir şeyler toplamaktan sıkıldığınızda ise gözünüze kestirdiğiniz hoş bir arabayı alarak şehir turuna çıkabiliyorsunuz. Gece gündüz döngüsünde sabahtan akşama kadar gezinti yapıyorsunuz. Elbette bu sırada eğer  Steam üzerinden oynuyorsanız oyun sizi Friend List’inizde bu oyuna sahip diğer kişilerle rekabete de sokuyor. Dolayısı ile bir zaman sonra basit bir araba yolculuğu manyak bir çılgınlığa dönüşebiliyor. Bu rekabetlerde en uzun zıplama, en yüksek sürat, en uzun süre kazasız kullanma, polisten en uzun süre kaçma gibi seçenekler mevcut. 

Harita kullanımı oldukça rahat. Zaten oyunun ana görevleri olan Triad ve Cop görevleri size tek bir tuş ile GPS şeklinde harita üzerinden otomatik olarak gösteriliyor. Kendiniz de istediğiniz bir noktayı işaretleyerek oraya GPS açabiliyorsunuz.


Bir Jet Li ol, bir Jackie Chan ol 
Sleeping Dogs tasarım olarak yaşadığınız şehri Çin teması ile oldukça güzel sunan bir oyun. Uzak Doğu’nun vazgeçilmezi gece pazarları, Amerikan sentezi ile bütünleşmiş sosyetik Çin mekanları, mimari yapılar vs. derken zaman zaman algıda eksiklik yaşandığı olsa da çoğunlukla bir Uzak Doğu şehrinde yaşadığınızı hissediyorsunuz. Zaten görevleri yaparken bu duygu size yoğun olarak verilmeye çalışılmış ancak free-ride şeklinde dolaştığınızda da buranın bir Liberty City veya onun Çin mahallesi olmadığını da anlıyorsunuz. Fakat bu konudaki tek sorun etraftaki diğer insanların detaylarındaki sınırlar.

Özellikle GTA V’in en büyük özelliği olarak tanıtılan “Herkes kendi işine gücüne bakacak, etrafta boş boş dolaşmayacaklar” mantığı burada geçerli değil. Sürekli aynı tiplerin yanından geçip gidiyor ve onlardan aynı tepkilere maruz kalıyorsunuz. Her ne kadar beş senelik bir firma olan United’dan da bundan fazlasını şu an için beklemek haksızlık gibi olsa da yine de biraz daha çeşitlilik veya en azından fazla etkileşim olabilirdi.

Müzikler konusunda ise aksine bir durum söz konusu. Daha ana menüden itibaren sizi Uzak Doğu havasına sokan (artık neyse o) müzikler, sahnelere göre artan ya da azalan atmosferi iyice hissettiriyor. Bunun yanında araç radyoları bir Vice City (bence müzikler açısından en iyi GTA’ydı) olmasa da kulağınızın pasını temizlemeye yetiyor. Seslerin ise dövüş sahnelerindeki vuruşlardan, araç çarpışmalarına veya silah seslerinden, karakter seslendirmelerine kadar kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Diyaloglar esnasında bazı ufak senkron kaymaları olsa da o kadar göze batmıyorlar.

Dudak mo-cap’leri ve yüz mimikleri oldukça iyi hazırlanmış, oyunun grafiksel yönü demin de belirttiğim çevre tasarımı olarak gayet hoş ve kaliteli. Araç tasarımları ortalamayken NPC’lerin kısıtlı sayıdaki çeşitliliği biraz can sıkıcı olan konu. Lakin hikayede rol alan karakterler gayet hoş tasarlanmış.

Öte yandan oyunun grafiksel sorunları da yok değil. Artık aksiyon oyunlarının vazgeçilmezi olan rag doll fizik sistemi Sleeping Dogs’da da mevcut. Her ne kadar bu sistem dövüş oyunlarında hoş bir görsel sunsa da bazen saçma sapan manzaralar oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. Sleeping Dogs’da bu tarz manzaralarla karşılaşacağınızı söylemeye gerek yok zaten benim eleştiri noktam da bu olmayacak ancak zaman zaman, duvar içine girmeler, yere gömülmeler veya başka bir adamın içinden geçip gitmeler de karşılaşacağınız sorunlardan. Oyunun şu an için yüksek çözünürlüklü texture paketi DLC şeklinde ücretsiz olarak emrinize amade fakat bu bile sorunların tümünü ortadan kaldırmıyor. Dolayısı ile kısa zaman içinde bir yama ile karşılaşmamız olası.

Bir Çin hükümdarı
Evet, içerisinde pek çok farklı oyundan öğeler barındırıyor ve evet teknik kısımda, en azından görsellerde bazı eksiklikleri ve hataları var ancak Sleeping Dogs ciddi anlamda “eğlenceli” bir oyun olmuş. 

Hani bazı oyunlar vardır sadece hikayesini öğrenmek için oynarsınız (Darksiders I/II, Max Payne 3, AC 2, Diablo 3) ama bazı oyunlar vardır her boş anınızda açarsınız (GTA, Batman, Saints Row) işte Sleeping Dogs bu ikisinden de biraz almış durumda. Oyunda görevlere bulaşmadan da horoz dövüşüne katılmak, karaoke yapmak, masaj yaptırmak, şehir turu atmak gibi yapabileceğiniz pek çok şey mevcut öte yandan yazının başında belirttiğim gibi “undercover” polislerin o iç çekişmelerindeki hikayeyi ve genel olarak o polisiye macerayı da yaşamak ayrı bir zevk.

Kısacası Sleeping Dogs alınıp oynananacak ve uzun süre sizi mutlu tutacak bir oyun olmuş.

OYLAMA:10/10 
Heyecanla beklenen filmin yeni fragmanı yayınlandı.

Filmin, The Amazing Spider-Man 2 olarak açıklanan ismi, kötü karakterin etkinliğini artırmak için değiştiriliyor. Filmde, başarılı şarkıcı ve oyuncu Jamie Foxx’u Electro rolünde izleyeceğiz. Ayrıca karakterin, diğer filmlerde de devamlılığı olacağı söylentiler arasında.
Filmin yeni isminin ise Rise of Electro (Electro’nun yükselişi) olacağı konuşuluyor. 2 Mayıs 2014'te vizyona girecek olan filmin başrollerinde Andrew Garfield, Emma Stone, Jamie Foxx ve Dane DeHaan gibi isimler yer alacak.


Merhaba TeknoBirikim takipçileri

Bugün sizler için minecraft’da grafiksel bir farklılık gösteren farklı bir mod paylaşımını gerçekleştireceğiz.Sürekli çıkan yeni modları sizler için paylaşmaya devam ediyoruz.

Minecrat, farklı yapısı sayesinde dünya çapında oldukça geniş bir kullanıcı kitlesi ulaşmayı başarmıştır. Ayrıca, düşük sistem gereksinimlerini ihtiyaç duyuyor olması sayesinde de bu başarıyı elde etmesi kolaylaşan Minecraft, basit ve eğlenceli yapıdaki sınırlı oyunlar arasında yer almaktadır. Oyunculara bambaşka bir oyun deneyimi sunan ve onların yaratıcılıklarını diledikleri gibi kullanabilme imkanı sunan Miecraft, mod paketlerisayesinde de oldukça eğlenceli hale gelebilmektedir.


Oyununuzda ki gölgelerin kalitesinden memnun değilseniz, Sildur’s Shaders mod paketi sayesinde çok daha gerçekçi gölgelere kavuşabilir ve bu sayede oyununuzu görsel bir şölen havasında dönüştürebilirsiniz. Bu eklenti paketi oyununu grafiksel yönden geliştirmek isteyen birçok Minecraft kullanıcısı tarafından tercih edilmiştir.

SİLDUR’S SHADERS MODU KURULUM İNCELEMESİ :


Minecraft forge bildiğiniz üzere modları çalıştırabilmemiz için gerekli olan bir programdır.Tüm modlar için elbette ki forge gerekmemektedir ancak bir kısmında modloader programı kullanıldığı gibi bir kısım modların çalışması içinde minecraft forge programı gerekmektedir.


Minecraft Forge Nasıl Yüklenir ?


Minecraft Forge 1.6.1 İçin Kurulum :
1. Adım minecraft forge paketi ile birlikte indirmiş olduğunuz instaler.jar dosyasına sağ tıklıyorsunuz.
Birlikte aç/Java platform se binary programını seçerek instaler.jar dosyasını bu şekilde açın.
 
2. Adım buradan direk açılan pencere üzerin de instal client seçeneği çıkacaktır bu seçeneği tıklayınız ve seçiniz.

3. Adım mevcut yükleme işleminizi tamamladıktan sonra çalıştıra gelip % appdata%/.minecraft/versions komutunu yazın ve enter tuşuna basın.

4. Adım instaler dosyası yükleme işleminde herhangi bir sorun yoksa bu adım da karşımıza forge klasörünü görebiliriz.Forge klasörü içerisinde iki adet forge dosyası yer almaktadır bu iki forge dosyasını kopyalıyoruz.
 
5. Adım daha öncesinde açılan minecraft versions klasörü içine yeni klasör oluşturuyorsunuz.Oluşturduğunuz yeni klasörün adını mod olarak değiştirmeyi unutmayın.Bir önceki adımda kopyaladığınız iki adet forge dosyasını bu klasörün içerisine kopyalayın.
6. Adım bu aşama da mod klasörü içerisine yapıştırdığımız iki adet forge dosyaların isimlerini de mod olarak değiştirmemiz gerekecektir.İsimlerini değiştirdikten sonra bu klasör için de mod.jar ve mod.json olmak üzere iki adet dosya oluşmalıdır.
 
7. Adım mod.json dosyasına sağ tıklayın ve not defteri kullanarak bu dosyayı açın.

8. Adım id Forge8.9.0.762 olarak bulunan satırı id : mod olarak değiştiriyorsunuz.Sonrasında ise kaydediyorsunuz.
9. Adım olarak da minecraft oyununu launcherdan açmanız gerekmektedir.
10. Adım sağ üst tarafta bulunan new profile seçeneğine tıklayıp açıyorsunuz.Profil adını profile name yazan yerden mod olarak değiştiriyorsunuz.Sonrasında user versiyon bölümünde ise release mod sekmesini seçerek save profile den kaydedin.


 
11. Adım ve son olarak da launcher’a gelerek profile seçeneğinden mod seçeneğini seçerek oyunu oynamaya başlayabilirsiniz.
Kurulum işlemlerini daha öncesinde yüklü olan modlar varsa size problem oluşturacaktır.Sıfırdan bir minecraft indirilmesi ve yüklenmesi halinde sizlere herhangi bir sıkıntı yaratmayacaktır.






Dünya'nın en çok oynanan PC oyunu Türkiye'de


Daha Türkiye'ye gelmeden 400bin'den fazla Türk oyunseverin merak edip oynamaya başladığı oyunun yapımcısı Riot Games Türk oyun severlere daha iyi hizmet verebilmek için Türkiye ofisini açtı ve Türkiye'ye özel turnuva ve etkinliklere başladı.

League of Legends

Resigzed ImageResimi büyütmek için buraya tıklayın




League of Legends’a Kayıt Olan Oyuncu Sayısı 70 Milyona Ulaştı


Her ay ortalama 32 milyon oyuncu League of Legends oynuyor ve günlük aktif oyuncu sayısı 12 milyon. Dünya çapında League of Legends’ın oynanma saati ise aylık 1 milyar saatten daha fazla.


 


League of Legends: 60 farklı seslendirme sanatçısı ile Türkçeleştirildi
Bir sinema filmi ekibi kadar kişinin rol aldığı Türkçe seslendirilmesiyle sağlanan dil desteği sayesinde Türk oyuncular artık kendi dillerinde oyun oynayabiliyor.
Seslendirmede emeği geçen 56 ses sanatçısı arasında Cem Kurtoğlu, Fatih Özacun, Gökhan Akçakara, Gülen Karaman, Müge Oruçkaptan, Nur Subaşı, Nüvit Candaner, Payidar Tüfekçioğlu gibiisimler de yer alıyor.

Spor spikeri Murat Kosova'nın oyundaki müsabakaların anlatıcılığını üstlendiği League of Legends'da oyunun uluslararası versiyonunda “Sultan Tryndamere” karakteri, Türkiye'de “Fatih Tryndamere” olarak adlandırıldı ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal tarafından seslendirildi.


 


Oyuncular League of Legends’a gelen Türkçe desteğiyle karakterlerin ilginç repliklerine de tanık oluyor.
Oyunda aşağıdaki gibi şaşırtıcı ve iddialı replikler de bulunuyor;

-Kalleş kelleni, ödlek bedeninden ayırmaya geldim!
-Bir ölsek de bin doğarız!

-Dünyayı ateşe vermeye hazır mısın?
-Gerçek bir yetenek gösterisinin vakti geldi.
-Adalet meydanlarına!
-Yaşam ve ölüm bir döngüden ibaret.
-Kılıçla yaşa, kılıçla öl!
-Kırmızı, beyaz et fark etmez, hepsini yerim!
-İnsanlar beni görmek için ölüyor, dedik ya!
-Ölüm sadece bir başlangıç…

League of Legends; 2020 Olimpiyat oyunları adayı


Rekabete dayalı yapısı ile e-spor (elektronik spor) sınıfına giren oyunlar arasında tüm dünyada en çok oynanan yapım olarak dikkat çeken League of Legends'ın 4-5 milyon izleyiciyi bilgisayar başına kilitleyen büyük ödüllü turnuvalarının ardından Olimpiyat oyunlarında da yer alması gündemde.


Riot Games’den Para Ödüllü Turnuvalar


Riot Games, tüm dünyada en çok oynanan PC oyunu League of Legends ile oyun tutkunları için para ödüllü resmi turnuvalar düzenliyor. 
Yurtdışındaki e-spor kültürünü Türkiye'de de geliştirmeyi amaçlayan oyun firması, zaman geçirme aracı olarak görünen oyunların aslında bir spor dalı olduğunu Türkiye’de yüksek para ödüllü turnuvaları düzenleyerek destekliyor.





Vertu Cep Telefonu

Dünyaca ünlü telefon markası Nokia, kurduğu farklı bir şirket üzerinden gelir seviyesi yüksek kesim için Vertu markasında pahalı cep telefonları satışı yapmaktaydı. Ancak telefonların günümüz teknolojisine karşı düşük özellikte kalması ve telefonda kullanılan Symbian işletim sisteminin artık eski işleveselliğini kaybetmesi sebebi ile yaşadığı sıkıntılardan Vertu’yu geçtiğimiz sene bir yatırım grubuna satmıştı.
Satıştan sonra Vertu’nun Android işletim sistemi ile yeniden cep telefonu piyasasına döneceği dedikoduları internetten yayılmaya başlamıştı. Bu söylentiler dün Vertu‘nun ilk Android işletim sistemli akıllı telefon modeli olan Vertu Ti’yi resmi olarak duyurmasıyla kesinlik kazandı
Vertu‘nun klasik tasarım anlayışını kaybetmeyen yeni akıllı telefon 1.7GHz frekans hızında çift çekirdekli Qualcomm Snapdragon S4 Pro işlemci, 1GB RAM, 64GB depolama alanı, 1.3MP ön kamera ve Full HD video kaydına imkan sağlayan 8MP çözünürlüklü arka kamera, Android 4.0.4 işletim sistemi, 3.7-in. WVGA ekran, NFC, mikro ve nano SIM telefonun teknik özelliklerini sunuyor.
Bang & Olufsen imzalı stereo speaker, titanyum gövde diğer özellikler arasında yer alacak.
Vertu’nun tasarımcısı Hutch Hutchinson, telefonların en gelişmiş teknolojiye sahip olmadığını ancak bu telefonların kullanıcılar tarafından çok uzun süre kullanılabileceğini dile getirdi. Vertu Ti, Titanium Black PVD,  Titanium Black Alligator,  Titanium Black Leather ve Red Gold Mixed Metal olmak üzere dört farklı versiyonla satışa sunulucak.
Titanium Black Leather modeli için 6 bin 700 sterlin (Yaklaşık 18 bin 700 TL), Titanium Pure Black modeli 8 bin sterlin (Yaklaşık 22 bin 300 TL), Timsah derisiyle kaplı olan Titanium Black Alligator 8 bin 900 sterlin (yaklaşık 25 bin TL) ve Titanium Black PVD Red Gold modeli ise 13 bin 900 sterlin’den ( Yaklaşık 38 bin 700 TL) satışa sunulacak.




Samsung Galaxy S4 Active, bu sene suya ve toza karşı korumalı olan yüksek kaliteli akıllı telefonlar arasında Sony Xperia Z’den sonra ikinci çıkan telefon. Xperia Z, sadece dayanaklı değil, aynı zamanda şık ve teknik özellikler açısından da büyüklerin liginde oynuyor. Bugünkü test raporumda Galaxy S4 Active gerçekten de yüksek beklentileri karşılıyor mu, bunu sizinle paylaşacağım.
galaxy s4 active 1

Tasarım ve işçilik

Samsung, bu cihazda amiral gemisi telefonu S4’ün dizaynından çok uzaklaşmamış. Sadece tasarım dilini güçlendiren ve dış mekanlara uygun vurgular söz konusu. Gövdesi biraz daha kalın ve üst ve aşağı yanları su geçirmez plastikle kaplanmış. Mikro USB girişi bir kaplamayla korunmuş ama kulaklık girişi açık. Dört ayrı noktadan da iyice perçinlenmiş ve aleti sımsıkı tutuyor.
galaxy s4 active 15
Su geçirmez plastikle köşeleri kaplanmış / 
galaxy s4 active 17
Dört ayrı noktadan perçin çivileri, S4 Active'e dış mekanlara uygun havalı bir görünüş sağlıyor / 
Çıkarılıp takılabilir pil kapağıysa bal peteği deseniyle kaplanmış, kamera lensini yumuşak bir plastik çevreliyor. Cihazın ön tarafında, en fark edilir özelliğiyse, ekranın altındaki, üç tane kromla sembolleri kabartılmış, dokulu donanım tuşu. Açıp kapama düğmesinin, hatta ses düzeyi düğmelerinin bile dokulu yüzeyleri var.
galaxy s4 active 13
Ekranın altındaki donanım tuşlarının dokulu yüzeyleri var  / 
galaxy s4 active 14
Hoparlör ve açıp kapama düğmesinin de öyle / 
Tüm bu dış aksesuarların tabii ki cihazın ağırlığına etkisi var. S4 Active 151 gram ağırlığıyla, aynı boyuttaki akıllı telefonlara göre fark edilir şekilde daha ağır. Ama her şeyden önemlisi, işçiliği gerçekten çok iyi ve sağlam, parçaları arasında gereksiz boşluk ya da sallanan gevşek parçalar yok.
Önemli bir uyarıysa, cihazın içindeki hassas parçalar, cihazın çevresindeki su geçirmez plastikle korunduğu için, pil kapağını sıkıca kapamazsanız, su hemen alt düzeneğe girer.

Ekran

Çaprazlama ölçüldüğünde 5 inç olan S4 Active’in de ekran çözünürlüğü 1920*1080 piksel, ki bu S4’te de aynı. Farkı ise, ekranın tipinin farklı olması. Samsung, S4’teki AMOLED ekrandan farklı olarak, Active’i IPS ekran ve LCD paneliyle donatmış. İkisini yan yana koyduğunuzda, güçlendirilmiş versiyonu çok daha parlak ve açık bir görüntü veriyor ve beyaz alanları da daha temiz görünüyor.
galaxy s4 active 10
S4 Active (solda) ve S4 (sağda) arasındaki apaçık ekran farkı var / 

Yazılım

Konu yazılıma geldiğinde, S4 Active’in S4’ten geri kalır yanı yok. Android 4.2.2 ile tamamlanmış S4 Active, TouchWiz kullanıcı arayüzüne ek olarak, harika işaret, hareket, ses ve yüz tanıma kontrollerine (akıllı ekran) sahip. S4 serisindeki bazı telefonlar, özellikle S4 Mini ve Zoom, gerekli sensörleri olmadığı için bu özelliklerden yoksunlar.
S4 Active’in birkaç ekstra özelliği daha var. Mesela kapalı ekranınızı, bir el fenerine dönüştürebiliyorsunuz. S4’un özelliklerinden biri de harita yazılımı uygulaması, ape@map’in PRO versiyonunun da olması geliyor. Bir yıl önce piyasaya sürülen bu uygulama, çevrimdışı, GPS ile yön bulabiliyor ve dağ tırmanışı, bisiklet sürme ve kayak yollarını da gösteriyor.

İşlemci ve performans

S4 Active, S4’teki aynı işlemciyle geliyor. Qualcomm Snapdragon 600  4 çekirdekli ve 1.9 GHz ile çalışan chipseti, 2 GB RAM ile tamamlanmış. Bu da cihazın diğer tüm Android telefonlarından daha iyi performans gösteren ve günümüzün en gelişmiş teknolojisine sahip telefon olduğunu gösteriyor.

Kamera

S4 Active 8 MP’deki çekimlerde, S4’e göre biraz daha düşük performans gösteriyor. Ancak cihaz megapikseldeki açığını, suda çekim yapma modunun da içinde olduğu birçok fotoğraf moduyla telafi ediyor.  Suyun altında iseniz ses butonunu deklanşör gibi kullanarak fotoğraf çekebiliyorsunuz ama bu sadece 2 MP’lik ön yüz kamerasıyla mümkün oluyor.
Ne yazık ki biz güzel bir su altı fotoğrafı çekemedik çünkü ofisimizin yanındaki pınarın suyu bir hayli kirli ve yeşildi. Ama gene de birkaç hoş fotoğraf çektik.
s4 active camera 4
Yarısı suyun altında, yarısı üzerinde. Suyun içine batırmadan önce S4 Active’imiz /
Test fotoğrafları güzel mi güzel güneşli bir günde çekilmiş olsalar da beni pek etkilemediler. Popüler 16.9 formatı sadece 6 MP fotoğraflar veriyor. Bu da demek oluyor ki, tüm fotoğraflar, cansız, biraz bulanık ve detaysız çıktı.
s4 active camera 3
Aydınlık gün ışığında, S4 Active idare eder fotoğraflar çekiyor. Yalnız biraz detaysız ve bulanıklar / 
Normal kamerasının idare eder olması aslında biraz üzücü çünkü sualtı modu aslında uygulamalar için yepyeni alanlar açıyor. S4 Active’in fotoğrafları fena değildi ama S4 kadar da beni etkilemedi. Kısacası su altında fotoğraf çekecekseniz, su altı kamerası kullanmanızı öneririm.
s4 active camera 2 hdr
Bu güzel ve doğal görünen bir HDR çekimi / 
s4 active camera 1
Makro mod da hiç fena değil / 

Pil

Gene S4 serisinde olduğu gibi, Active de 2600 mAH pille donanımlı ki bu diğer 5 inçli ekranlı telefonlarla da eş. Dayanıklılığı açısından da, eğer mobil internet, mesajlaşma, arama, fotoğraf çekme vs gibi aktiviteleri yaptığınızda, günün sonuna kadar sizi idare ediyor. Enerji tasarrufu modu da, pil yaşamanın uzun sürmesini sağlıyor. Kısa süreli testimizde, pili geniş bir şekilde inceleyemedik.

Teknik özellikleri ve fiyatı

S4 Active, çok heyecan verici bir tam paket sunuyor. 5 inçlik ekranıyla, çok keskin tam HD çözünürlüğü, şu an piyasadaki en hızlı işlemciye sahip olması, tüm gün sizi idare edecek piliyle olduça cazip. Tüm bu özellikleri yüzünden herhalde çok pahalıya patlayacağını düşündünüz. Ancak pazarlıksız, S4 Active, 594.99 dolar (1141 TL) ki bu, S4’ten biraz daha az pahalı demek.
S4 ACTIVE: EN ÖNEMLI TEKNIK ÖZELLIKLERI
İŞLEMCI1.9 GHz, Quad-Core, Qualcomm Snapdragon 600
HAFIZA2 GB
EKRAN5 inç, LCD 1920 x 1080 pixels
DAHILI BELLEK16 GB, microSD ile genişletilebilinir
KAMERA8 MP (arka), 2 MP (ön)
İŞLETIM SISTEMIAndroid 4.2.2, TouchWiz UI
BOYUT139.7 x 71.3 x 9.1 mm
AĞIRLIK151 g
PIL2,600 mAh
galaxy s4 active 6
Lensin üzerinde su: S4 Active bana mısın demiyor / 

Sonuç

Benim bu konuda fikrim; bence S4 Active, S4’ten daha iyi. Eğer aslan gibi, dayanaklı bir dış mekan telefonu istiyorsanız, boyutuna ve ağırlığına da katlanırsınız. S4 sizin için çok mu büyük? O zaman S4 Active’e hiç bulaşmayın. Eğer uzun yürüyüşlerden, doğa maceralarından hoşlanıyorsanız, tahminen telefonuzu şarj edemeyeceğiniz yerlerde olacağınızdan, S4 Active size çok uygun. Gene de kamerasının S4 kadar iyi olmaması bizi biraz hüzünlendirdi. Her şeye rağmen, Samsung, Xcover 2’ye çok iyi bir yüksek teknolojili alternatif sunmuş. Bu telefon, telefonun kirlenmesini dert etmeyen, zor, yorucu aktivitelerden hoşlanan, doğa ve maceraseverleri hedef kitlesi olarak alıyor ve bunu şık bir tasarımla birleştirmeyi başarıyor.

ALINTIDIR !
Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!